...

Hani şu ayrılıklardan sonra yas tutma süreci diye kiminin üç gün kiminin üç hafta dediği bir şey var ya o aslında bir çeşit kendini koruma mekanizması galiba.Ayrılığın boşluğuna düşen zavallının kendini aslında olmayan aşklara atmasnı engellemek için var öyle bir şey.Yalnız kalmanın derinliğini hisseden biri bundan kurtulmak için hayalindeki bir aşka inanır.İşte eğer şu "yas tutma süresi" denen şey olmasaydı daha derin yalnızlıklardan kurtulmak çok zor olurdu.
Peki bu süre ne kdar olabilir ki?Yani belirli bir "zavallı halden kurtulma süresi" olsaydı herkes için hiç değilse, anlardık...Özellikle de bu yalnızlık boşluğunu yaşayanlar anlayamaz alışkanlığın nerde bitip yalnızlığın nerde başladığını.
Eğer onu düşündüğünde içindeki acı gözyaşlarına ulaşıp onları gözünden aşağı yuvarlamaya yetmiyorsa sesini titretmiyorsa bile daha vardır unutmaya, yeni bir aşkı bulmaya.İçinde o acıdan bir tutam dahi kalmışsa bitmemiş demektir "süre".O acıyla birlikte başka bir aşk yaratamazsın yüreğinde, belki yarattığını sanarsın.Sadece kaçmaya çalıştığın anda zaten içinde olan acının yan etkisidir o.Kaçamazsın.
Ne zaman ki acı biter, o zaman bile sadece mümkündür yeniden aşık olmak.
Sadece mümkün

2 kişi tepki vermiş:

İkametsiz dedi ki...

Efendim aşkın genellemesi mi olurmuş.Ben diyin sizi bilelim.Hem demişsiniz ki içinde o acıdan bir tutam dahi kalmışsa bitmemiş demektir "süre" Acılar biter mi efendim?Hiç unutulur mu aşklar eskiseler de?Kalmaz mı efendi?!

Fantastic dedi ki...

unutmak değil. acı yerine anı olmak benim bahsettiğim...