soğuk lan =/

geldik, yerleştik, kaynaştık, herşey iyi güzel de g.tüm donuyo bu ankarada benim ya! hayır kaloriferleri de yakmıycaklarmış kasıma kadar, dışarda üşüyüp içeri gelince ısınamıycakmışız demek ki...

kalorifer yazmak için de baya çaba harcadım ayrıca, en son gogıldan baktım da doğru yazmışım. kalori den geliyo demek ki ısı falan...

daldan dala

eveeet bugünkü konumuz atom altı parçacıkların makroevren boyutlarında kuantum mantığında incelenmesi, evet. şöyle oluyor ki: bu atom altı parçacıklar çok küçük, o kadar küçük ki bakınca göremiyosun, evet. makroevren de bildiğimiz evren gibi ama mikroevrenle karışmasın diye makro diyoruz. bide kuantum dedik, işte o da aynştayn. incelenmesi de ev ödevi! sorusu olan? evet çok sıkıldım. o kadar sıkıldım ki, o kadar sıkılmayı örneklendirecek şey bile bulamadım. makroevren atom altı parçacık falan da zamanında orda burda duyduğum, hakkında yazdığım kadarını belki azcık daha fazlasını bildiğim bikaç ıvır zıvır.

ankaraya ne götürülür? ankaraya gidicem ama bu sefer bildiğin taşınıyorum gibi. valiz falan alıcaktım, imkanım dahilindeki valizler çok ufak göründü gözüme... adam gibi bişey de bulamadım almadım.

bi program indirdim bilgisayarıma gökyüzü gözlem gibisinden istediğin yerden istediğin zaman gökyüzünün nasıl göründüğünü öğrenebiliyosun. oturduğun yerden astronomi yani. programın adı stellarium. tavsiye ederim. ilk gördüğümde HIMYMdaki stellayı çağrıştırmış olsa da sonradan toparladım. güzel program, evet.

iyice sıkılmışım. ama evet, az önce bu dünyadan olmayan başka bi arkadaşla girdiğim diyalogda söyledim buraya da yazıyorum. teknoloji eğlenceyi öldürüyo. evlilik aşkı öldürüyo gibi oldu evet. ama bildiğin o kadar eğlence adı altında sunulan teknolojik nimet var ki karşımızda o bile sıktı artık.

az önceki paragraf da sıktı evet, yenisine geçtim. yeni konumuz: bayram. yarın bayram olması sebebiyle büyüklerin ellerini öpme, acaba "büyüdün artık harçlık yok yaşına geldim mi tedirginliği, akraba kaynaşmaları ve benzerleri ile dolu bir gün olacağa benziyor. bakıcaz. herkese de iyi bayramlar o zaman.

bitti galiba...

hop! kardeşim nereye?

soruyorum kendime "nereye?" diye, garip cevaplar veriyor herzamanki ben gibi. bir türlü öğrenemedim, acaba nereye gidiyorum...

yeni hayat amacım

okulu falan bırakıcam, hatta ülkeyi terkedicem, maskemi takıp sokaklarda suçla falan savaşıcam, süperkahraman olucam hatta iyice yüzsüzlüğe vurup uçucam! tamam mı?

wtf?

tam yazacak bişeyler düşündüm kafamda topladım bi baktım, hoooop: blogger a erişemiyorum. "o kadar da düşünmüştüm lan" diyip f5 i bir hayli aşındırdıktan sonra pes ettim. birsüre sonra (ki az önceye tekabül ediyor) "açılmıcak ama gene de deniyeyim" ismini verdiğim (evet sağa sola isim veriyorum mesela telefonumun adı james) ümitsiz çabamın hemen arkasından blogumu görünce de sevinçlere boğuldum... (evet abartıyorum, sadece içimden "oley be" demiş ardından yüz ifademi eski haline çevirmiş olabilirim)

fakat şu an en büyük sorunum (yine abartıyorum)(parantez içi olayını da abartmışım izlenimine kapıldım...) "ne yazıcaktım ki ben?". sanırım bütün gün boş boş oturmamla ilgiliydi. birsürü cümle-fikir gelmişti aklıma ama hatırlamıyorum... neyse konu olsun yeter cümleleri baştan buluruz.

yeni cümleler buldum ama bu seferkiler ortaokul ingilizce kitaplarındaki "daily routine" ünitesinin hiç ilgi çekici olmayan okuma parçasının çevirisine benzediği için vazgeçtim. ne biçim cümleler gelmişti aklıma halbuki! Fuck you blogger!

Herşeyi özlemeye başladım lan=/

aslında hep olurdu. yani her sene. yaz tatili sona yaklaştıkça daha çok özlerdim arkadaşlarımı. hatta bazen okulu bile özlerdim. ama bu sefer farklı. önceden hazırlanıyormuşum gibi görüş alanıma giren herşeyi şimdiden özlemeye başladım. vay be. alt tarafı ankarada üniversite okuycam lan! bilmezdim böyle ev kedisi gibi olduğumu. maceraperest, heyecan sever zannederdim kendimi. birşeylerin eskisi gibi olmayacağı korkusu galiba. bilinmeyene doğru yol almak gibi bişey. evet falza büyüttüm, abarttım; "bilinmeyen" falan ağır kaçtı biraz. ama tanımlayacak başka bişey de yok gibi. yani sonuçta birşeylerin nasıl olucağını bilmiyorum. hatta hiçbişeyin nasıl olucağını bilmiyorum. tamam heyecanlıyım merak ediyorum ama olduğun yerde durmak, herşey tahmin edilebilir ve öngörülebilirken böyle yaşamaya devam etmek daha kolay ve daha güvenli görünüyor. monotonluğa katlanamayan bi insan olarak bu yazdıklarımı da çok saçma buluyorum aslında. bişeyler değişsin de aynı şeyleri yapmaktan kurtulayım diye ettiğim duaların üstüne hele...eninde sonunda aradığım tüm heyecanı bulacağım sanırım, bundan bi kaçış olduğunu sanmıyorum. yeni maceralar beni bekliyor!

Otobüs bıkkınlığı

Geçtiğimiz 22 saatin 16 saatini şehirlerarası otobüsler içinde yolda geçirdim. O keklerden bi tane daha görürsem kusarım.

paslandım

eski yazdıklarıma özendim. o kadar olmak için bile çalışmam lazım...